"..gibi bölüm içinde de edinilebiliyordu. Hepsinin farklı özellikleri vardı, uçanı, yüzeni, kumda gideni falan.." diyene kadar super mario world tarif ediyorsun ama sonrasını bilemedim.

o oyuna bayılırdım ben(pterodaktil süperdi özellikle) ama adını ben de hatırlayamadım. island adventure tarzı bir oyundu.

en.wikipedia.org adresinden aradım ama bulamadım. super mario world değil, bunda birçok dinozor vardı seçilebilen.

maalesef o da değil, sizin bulduğunuzda bi tane "yoshi" var, benim bahsettipimde 6-7 tane farklı çeşit vardı.

requiem for a dream
dünyan şaşar dikkat et

(bkz: srpski film )
(bkz: dancer in the dark)
(bkz: das leben der anderen)
(bkz: nefes)

trois couleurs bleu
oldboy

ha bir de darbareye elly

(bkz: durduk yerde adamın amına koyan filmler)

elephant man
the fountain

(bkz: Lilja 4-ever)

der untergang

black var hint filmi. kaliteli film ile klişe türk filmi arasında gidip geliyor ama hüzünlü bişey işte bayaa.

psikopatça biraz ama rob zombie'nin çektiği house of 1000 corpses ve devils rejects adlı filmler adama kafayı yedirtecek cinsten.

bunların hepsini geç. siktir et.

şu üç filmi arka arkaya seyret.

1-abyss
2-birdy
3-leon

seni ömür boyu toparlayamazlar, hayat boyu muhalif ve luzır bir yaşam sürersin garanti.

the fall da beni çökertmişti mesela, normalde de çökertmese bile üzüyo insanları.

The Pursuit of Happyness (Mutluluğun Peşinde)
Shawhank Redemption (Esaretin Bedeli)

(bkz: donnie darko)

sinirden kudurmak için ,
(bkz: das experiment )

(bkz: trainspotting)

yavrum, yesinler senin tribini.

maymunlar cehennemi'ni seyret.

illa dibe vuracağım diyorsan, aralıksız 8-9 saat flash tv izle. görürsün dünya kaç bucak.

(bkz: doom 3)

F.E.A.R 2: Project Origin

(bkz: clive barker's undying)

(bkz: silent hill 4 the room)

biz 3 kişi oynuyorduk, yalnızken oturamıyordum başına. baya bi eskidi gerçi oyun o ayrı..

doom 3 oynadım gerçekten güzel öbür oyunları oynamadım bugünden başlıyorum oynamaya sabahlar olmasın:)

doom 3 + gece + yalnız + kulaklık ile orta üzeri seste
ses çok önemli. zira korkudan ilerleyemeyince sesi kapatıp bitirmiştim

condemned. oyunda ateşli silah kıtlığı var taş, sopa allah ne verdiyse girişiyorsun yaratıklara. yani yakın dövüş ön planda, yaratıklar aniden beliriyor çünkü karanlık bir atmosfer var. kulaklıkla ve karanlıkta oynarsan alacağın zevki 2 katına çıkarırsın.

cryostasis.

aradığın oyun, jericho

şahi değil şahi'dir o. tam adını ben de unuttum. ceza falan da vardı söyleyenler arasında.

şarkının adı şahi. söyleyen de nefret isimli grup (ceza ve fuchs yani)

kizilay'da olmak zorunda mi? baska secenek yok mu?

boyle bahceli veya tunali tarafina kadar gelsek...

konur'da leman'ın karşısında nedjima cafe var..nezihtir, fiyatlar da hoştur.

karanfil 2'nin sonunda, akay ile kesiştiği yerde aylak madam var. sakalın üstündeyken pek güzeldi, şu ankine girmedim ama dışarıdan yine güzel gözüküyor. bi bakın isterseniz.

tunalı'ya doğru çıksanız daha iyi olur derim. bülten sokakta natura cafe var, çok güzeldir.

Konur da bulabilirsin . Olmadı dersen tunalı bakabilirsin ..

eskiden ikaros vardi, olimpik guresci iskendercisi var ya onun guneybati yonunde karsisinda ikinci katta mi neydi.. ama yillar olmus tabi bilemiyorum nedir durumu su anda.

bubblegun olabilirmi ? alt ortadaki bi silahla yukari dogru balonlari atip 3lü eslemeye calistigin bi oyun

lines diye bi şey var o tarz.

bubbletown

bonus olarak para veriyor. 100 altın falan sanırım.

(duyuru'da sorulmuştu sanki ama şimdi aratınca bulamadım)

(bkz: #16755762)

rivayete göre 80 öncesi solcular ucu aşağıya dönük bıyıklarıyla Marksizmin M'sini, L şeklindeki favorileriyle de Leninizmin L'sini sembolize etmekteydiler.

Sağcılar da gene ucu aşağıya dönük bıyıklarıyla mhpnin m'sini tabi.

ucu aşağıya dönük bıyıklar mhpnin msini değil kaşlarla beraber üç hilali temsil eder : )

3 numara bıyık var bir de. takiye bıyığı diyorlar. ya da rte bıyığı. mantığı da hem bıyığım olsun hem de altına su kaçmasını engelleyip abdesti yarım bırakmasın imiş. her ne kadar dini amaç taşısa da son dönemde aşırı siyasi eğilim göstermektedir.

ülkücü bıyığı da 3 hilali temsil eder.

uçları yukarı vurulan bıyık, osmanlı'nın son döneminde askerlerde görüleceği üzere, daha çok alman sempatizanlığını temsil eder.

sağcıların ucu aşağı dönük bıyığının mhp'nin m'siyle hiç ilgisi yok. amaç, iki kaş ve bıyıkla aşağı dönük üç hilali sembolize etmek.

hepinize teşekkürler ama bunlarla ilgili bildiğiniz yazılı bi kaynak yok mu?

silmarillion, güç yüzüklerine dair, unfinished tales falan filan var bir dolu daha. tolkien in yazdığı kitaplara bakarsan ayrıntılı bilgi bulabilirsin.

ama tavsiyem filmin dışında kesinlikle kitaplarını okumalaısın (yani üçlemeyi) bence çok daha güzeller.

eğer silmarillion'u alırsanız ithaki baskısını alın ki, "güç yüzüklerine dair"e ayrıca para vermeyin. çünkü bu aslında silmarillion kitabının son kısmıyken, uyanık altıkırkbeş onu ayrı basarak satmıştı (ki çevirileri falan da pek iyi değildi).

civilization II

dawn of discovery. yeni çıktı. gerçi diplomasi kısmı yok, ama diğer kısımları yerli yerinde.

valla direk diplomacy var gerçek insanlarla mail yoluyla oynanan, onu tavsiye ederim. hatta bunla ilgili bi duyuru yazmıştım en son. ilgilenirseniz görüşelim.

civilization 4.
hepsinden biraz var.

abi muhtemelen ben oynayamam, vakit ayıramam. ya da oyuna başlayıp iki gün sonra kıllık çıkarabilirim "benim çok işim var, oynayamıyorum" falan diye. hem hakikaten de çok işim var :) o yüzden hiç başınızı ağrıtmayayım ben.

ama oyunun nasıl bir şey olduğunu çok merak ettim. nasıl bir şey, nasıl oynanıyor falan... nereden bilgi alabilirim ben bu konularda? link mink bir şey var mıdır?

günde 15 dakika ayıramıyosanız şu linkten bilgi alabilirsiniz:

diplom.org

virtualbox programıyla vistanıza win95 kurabilirsiniz.program çalıştırır gibi win95 çalışacak.oyunu da onun içine yükleyerek oynayabilirsiniz.

www.virtualbox.org
gordnickerson.blogspot.com

şunları incelemenizi tavsiye ederim.

ben de şöyle bi şey okumuştum. eski oyunların vista'da çalışmamasının en önemli sebebi directx sistemiymiş. şöyle ki, vista direcx 10 kullanıyor ve bu sistem kendinden öncekilerden tamamen farklı. onun için de eski oyunlar onu adam yerine koymuyor ve çalışmıyor. siz isterseniz önce bi sitesinden directx 9 falan indirin (ki 10'la aralarında hiç sorun çıkmıyor), sonra olmadı virtualbox falan denersiniz.

www.idcow.com

bu kara şimşek (knight rider) dizisindeki aracın (KITT) modeli. türkiyede bulmak hayli zor olabilir.

www.idcow.com

bu kara şimşek değil ama geleceğe dönüş filminin arabası. kapılar yukarı açılıyor vs.. bunu türkiyede bulmak daha kolay. toyzz shop, toys'r'us tarzı mağazalara sorup bulabilirsiniz diye düşünüyorum.

son bir bilgi: eminönü'nde mısır çarşısının çıkışında "dekalo" isimli mağazada sadece bu tip model otomobiller satılıyor ve istediğiniz modeli getirtme şansınız olabilir. denemekte fayda var.

Mısır çarşısı çıkışı derken eminönü tarafına doğru olan kısımdan mı bahsediyoruz acaba

"kara şimşek diye bir araba varmış"
ooof of...

o arabanın aynından bende vardı takriben 15 yıl önce. şimdi bulabileceğinizi hiç sanmıyorum.

gerçekten 20 yıl öncesinden bahsediyorsun. onu bulman o kadar zor ki. çok aşırı şanslıysan belki. o da nerede kimbilir. eski oyuncak satan bir yerde varsa bile, eğer o oyucak sağlam çalışır durumda ise fahiş fiyat çıkartır ayrıca. çok araman lazım ama yine de bulamazsın büyük olasılıkla. çok güzel oyuncaktı gerçekten

www.sahibinden.com

buna bi bak istersen.

@uzun kulaklı yalnız tavşan: mısır çarşısına eminönü tarafındaki ön girişten girip, dümdüz geçip malatya pazarı'nın ordan çıkıyorsunuz. sonra çıkar çıkmaz sağa dönüp takriben 50 metre kadar ilerleyince sağ tarafta dekalo'yu görebilirsiniz.

@recireci: 250 tl çok fazla o araç için, maksimum 150'ye falan bulunabilir tahminim.

@stanley weber bir şeyden "mış,müş" diye bahsediyorsan o konudan emin değilsin demektir ve zaten alıntı bir şeyi anlatıyorum. Hem hatun kişi olarak "kara şimşek" ile yakından ilgilenmek zorunda mıyım?

@vudin , recireci ve diğer yardım eden arkadaşlar hepinize çok teşekkür ederim. yakın çevrenizde olupta satmak isteyen olursa da talibim aklınızda bulunsun.

www.sahibinden.com

bu iyi bir alternatif, üyesi olduğum model otomobil forumundan bir arkadaş satıyor.

@uzun kulaklı yalnız tavşan
bir jenerasyon bununla büyüdü, o jenerasyondan olsaydın muhakkak yazdığımı anlardın. benim of çekmeme sebep, kendi gençliğimin bitmekte oluşudur. gücendirdiysem affola, sevgiler.

yalnız şunu da söylemeliyim ki, bendekinin kapısı bacası açılmıyodu. sadece sağ tarafında kurma kolu vardı kocaman, giderken de büyük ihtimalle ona takılıp durduğu için kurup kurup masa-sehpa gibi şeylerin kenarında, kol dışarıda kalıcak şekilde koyar da sürerdi. yani dandik, plastik bi şeydi. aynısı şimdi olsa bırak 150 lirayı, taş çatlasa 5 lira olur (umarım yardımcı olabilmişimdir)

@ stanley weber alınganlığıma geldi galiba kusuruma bakma :) sevgiler

onun gerçek cod4 olduğuna emin misiniz? çünkü bi ara piyasada cod3 adıyla dolaşan ve aslında menüsü cod2 kendisi medal of honor olan bi oyun vardı(rusça). onun gibi bi şey olmasın?

deyil ya bildiğin cod 4 , ayrıca başkalarıda aramış benim gibi kimse bulamamış . galiba 1.5 gb lik dosya war onu indirmem gerekiyor.

potansiyel sevgiline laf söyletmek istememişsin normal bir şey bu aslına bakarsan..ama arkadaşınında halden anlayıp devam ettirmemesi gerekirdi sonuçta sen kızı savunmak istemişsin arkadaşında biraz eğlenmek istemiş..pek büyütücek bir şey olduğunu sanmıyorum samimiyetinize göre değişir

çok samimi arkadaşınsa geyiğe vurulabilir bir konuşma. sonuçta henüz sevgili değilsiniz. Yalnız rahatsızlığını belirtmene rağmen devam etmiş, bence sen haklısın.

"Bu sayfada ki yazilarin hepsini okudum ve Mahmut, sen
haksizsin (sansür). Seni kiniyorum, ve sana laflar
hazirladim."

hayır kardeşim. sen bu tavrı yüzünden arkadasını (sansür)mek hakkına sahip olmasan da darılmak hakkına sahipsin. Herifin seninle ne kadar yakın olduguna baglı olarak beğendiğin bir kız hakkında saçma sapan konusması bro-code'a göre yasaktır.

bence çok iyi arkadaş olsanız bile B nin söyledikleri kabul edilir bişey değil. özür dilemesi gerekir, sonuçta arkadaşının hoşlandığı kişi hakkında böyle konuşması hiç doğru değil.

b mallık yapmış

ana-bacı-sevgili(potansiyel de olsa) dokunulmazlardandır. alınganlık yapmamışsınız, arkadaşınız ayıp etmiş...

b haksiz tabi ama cok samimiyseniz olabilir bu durum. sen tam olarak belirtememissin. yani rahatsiz oldugunu yine kufurle belirtiyorsun, kufurle belirtilen bir rahatsizlik ciddiye alinmaz :)

en yakın arkadaşımla "koçum benim be, hastanım senin" demek üzere en sık kullandığımız cümle "annemi sik babam ol" ve muadilleri. ama o adamdan başkası yapsa dalarım.

anahtar nokta samimiyet yani. ne kadar samimi olduğunuza göre değişir alınganlık mı etmişsiniz yoksa başka bişey mi.

samimiyet de olsa nerden almış olabilir ki bu cesareti, yani acaba şu baştaki bıdı bıdı kısmında siz mi, x le ilgili öyle bir sinyal verdiniz ona istemeden. acaba sizin için pek de önemli olmadığını mı düşündü. belki. gerçi öyle de olsa arkadaşınız da terbiyesizmiş baya.

her ihtimalde haklısınız. diyelim çok samimisiniz; o zaman böyle bi durumda nası cevap vereceğini bilmesi gerekir, böyle bi şaka(!) yapmaması gerekirdi. ha diyelim şöyle böyle bi arkadaş, o zaman kendisine "neyine güvenip böyle bi şaka yapıyosun" diyip defterden silinmesi gerekir diye düşünüyorum.

Hunların Türk olduğuna dair bilim çevrelerinde genel bi kanı var. pek çok bilim adamı Türkçe konuştuklarını ve türk olduklarını kabul ediyo. Ayrıca ordularının önemli bi kısmını süvarilerin oluşturması da Hunlarla Türkleri yakınlaştıran başka bi özellik.

hiç tarkan filmi izlemedin mi be arkadaşım :) hun türkü diye bişey nasıl olur da duymazsın şaşırdım valla.

Türk ki onlar

biz bir çok şeyimizi kaybettik zati:) ama adamların adı zaten hungarya. oradan bile kazanıyorlar:D

türk abi onlar. Hiç mi teoman, mete han, onluk düzen, çin setti vs duymadınız.

teoman, mete han hun değildir hiung-nu'dur, hiung-nu'lar hunlar'ın atası mı kesin değildir, bize ikisini de hun diye öğrettiler zamanında. hun'dan kastınız attila, bleda, muncuk, dengizik falansa evet onlar türk'tür, tarihçilerin çoğu bu konuda mutabıktır.

macaristan'ın adı olan hungary'nin de hun kelimesiyle bir alâkası yoktur, hungary adı on-ogur'dan gelmektedir.

tekrar kurmayı denediniz mi? ayarlarınız vb gitmez. bir de hangi eklentileri, temayı kullandığınızı söylerseniz iyi olur.

tema olarak standart tema kullanıyorum. eklenti olarak da sadece java quick starter 1.0 ve idm cc 5.0 var.

farklı versiyon felan kur yada 64 bit versiyonu kullanıyorsan 32 bite dön problem çıkarttı bende benden sölemesi

internet download manager adlı programa bağlı idm cc 5.0 plugini yapıyomuş sorunu. onu kaldırıp programı da silince hiçbi şey kalmadı. ilgilenen arkadaşlara teşekkür ederim (başkasının da başına gelirse diye çözümümü yazdım)

edit: hala çöküyo mütemadiyen.

bireysel sporlar arasında en yorucu olanın eskrim olduğunu sanıyorum.

vallahi spor dan sayılırsa ben her gün 100-150 şınav çekiyorum bu bir

kendimi çok zorladığım bazen iki parmak ucunda şınav çekmeye çalıştığım oluyor bu iki

bireysel spor daha yorucudur, ki bu konuda yüzme başı çeker bu da üç..

1- hava müsait olur ve üşengeçlik bünyemi ele geçirmezse basketbol, 2 saat civarı.

2- limitleri bilmek zor. maç esnasında sıcak olduğun için ufak bir ağrı hissetsen bile devam ediyorsun, devam edebileceğini düşünüyorsun. maçtan sonra ahh oram ahh buram diye bağırıyorsun eheh

3- ben de öyle biliyorum. hatta basketbol (çift pota maçlar) en çok efor sarf ettiren spor diye okumuştum.

hangisi en yorucu karar veremedim ama şuna bir parantez açmak istiyorum, ip atlamak inanılmazdır. 20 dakika koşuyla aynı miktarda kalori yakılıyordu sanırım 5 dakika ip atlamada..

3. düzgün bir rakibin varsa, sen de hakkını vererek oynarsan squash inanılmaz yorucu bir spor. ciddi kondüsyon ve çeviklik gerektiriyor.

boks ?
hem hız hem kuvvet hemde dayanıklılık sebepleriyle boks diyorum

3- adam gibi oynanırsa tenis.

açıktır:)

hı hı, açık hepsi..

hatta şu varmış: "Vali Kemal ÖNAL, Ekonomik hareketliliğin yoğunlaştığı Kızılay ve Ulusta bulunan çarşı ve pasajlar ile Armada, Migros, Bilkent Real, Ankamall ve Cepa gibi büyük alış veriş merkezleri başta olmak üzere her semtin ekonomik faaliyetlerinin yoğunlaştığı yerlerde de denetime ağırlık verileceğini söyledi."

genelde öğleden sonra açılıyor sanırım alışveriş merkezleri bayramın ilk günü. onlar da insan gitsin bayramlaşsın diye

eskiden kuzenle her bayramın ilk günü kesin ankamall'e giderdik. hala aynı mıdır bilmem ama, saat 2 gibi açılıyodu diye aklımda kalmış.

az daha detay verseniz, konusu, geçtiği zaman dilimi, (vidyolarda görünüyorsa) karakterin dış görünüşü vs...

call of cthulhu olabilir mi?

evet (bkz: call of cthulhu dark corners of the earth )imiş.
sağolun.

Üstüne soğuk su içebilirsiniz...

üzerine soğuk su içmekten daha yararlı şeyler yapılabileceğini düşünüyorum. büyük şanssızlık tabi, uğraşmak gerekir şimdi. verdikleri belgeyi kaybetmemeni ve takipte olmanı öneririm, nitekim mavi bilgisayarın tek alacaklısı sen değilsin şu anda.

ankaradaki dükkanlarına geceden tır dayayıp her şeyi götürüp iflas bayrağını ilan etmişler

onca firma şu bu varken sırada size sıra gelmez demiyorum, gelir ama zorlar biraz

inada binerse açın bi dava, avukatlık ücretlerini başlangıçta siz verirsiniz ama kazanırsanız o da tazmin olur

iflas ettiler, iflas masasına alacak yazdırabilirsin elindeki kağıtla. kamu alacakları, rehinli alacaklar, işçi alacaklarından geriye birşey kalırsa sen de paranı alırsın ama bu da çoğu zaman mümkün olmuyor veya uğraştığına deymiyor. sakla bence o kağıdı, "bir zamanlar mavi bilgisayar diye birşey vardı emek işhanında küçücük bir dükkandan başlayıp koca bir teknomarket olmuşlardı, sonra da bir gecede batmışlardı" diye gelecek nesillere anlatırken elinde belge olur.

tüketici danışma derneğiyle de bi görüşüp derdinizi anlatın isterseniz.

zaten o turn limit dolduğunda devam etmek istiyosanız edin gibisinden bişey diyo diye hatırlıyorum ama?

devam etmek isterseniz ettirir.

yüksel caddesinde limon bazaar denen yerde, alt kattaki ilk standda bulabilirsiniz sanırım.

the princess bride

(bkz: dr strangelove)... izlemediysen hiç kaçırma...
(bkz: religulous)... din konusunu tartışan bir komedyenin hazırladığı belgesel... güldüren oldukça komik sahneleri var..

brainiac yahut mythbusters olabilir. brainiac'da çok çeşitli fanteziler mevcuttur.

little miss sunshine
jumanji =)
back to the future 1-2-3 !

(bkz: animals are beautiful people)

Monty Python and the Holy Grail

(bkz: as good as it gets)

ben de yaz için izleyeceğim filmleri çıkarmıştım sonra farkettim ki çoğunluğu anime ağırlıklı. eğer ilgini çekerse bir göz at derim.

Kung Fu Panda (2008) 7.7

The Incredibles (2004) 8.1

Ratatouille (2007) 8.2

Iron Man (2008) 8.0

WALL·E (2008) 8.6

The Simpsons Movie (2007) 7.6

The Chronicles of Narnia: Prince Caspian (2008) 7.0

imdb puanlarını da kaydetmişim silmeyeyim belki işine yarar...

how it's made de güzel belgeseldir.

gülücük gösterme gibi bi seçenek var ayarlarda biyerlerde. konuşma penceresini bi kurcala.

seçenekler-iletiler

ifadeleri göster-özel ifadeleri göster.

olmadı, ben kendim görmemeyi değil, karşı tarafa sarı kafa yerine "iki nokta ve parantez" yollamayı istiyorum. karşı taraf smiley yollarsa görmek de istiyorum.

:] veya =) kullan hocam.. karşı tarafın ne göreceğine karışaman..

hayır siz nasıl gönderirseniz, sizin ekranınızda görünenler aynen karşıya gider.

edit: o zaman yapacak bişey yok, arada bir boşuk bırakarak gönderebilirsiniz ancak.

@ocanal
hayır. sadece ayarlardan değiştirirsem benim ekranımda smilley'ler yok olurken karşı taraf görüyor.

ters sımayli da bir alternatif olabilir (:

Message Enchanter diye plus scripti var orda no emotions gibi bir seçenek var onu yaptığın zaman sende de karşı taraftada görünmez.

ben araya boşluk koymayı tercih ediyorum, tavsiye ederim.

boş yere sağ tık -> save as

ie ise file menüsünde de save olması lazım..

screenshot alabilirsiniz..

eğer sadece haritayı istiyosanız, sizin için şöyle bi şey yaptım hemen:

i40.tinypic.com

(bkz: ballance)

ne kasmıştım bu oyunu...
bitirdim ama

buna benzer bir oyun ama dengeyle alakalı bişi yoktu benim anlattığımda. bu değil. ama bunu da deneyeceğim.

bundan güzeli olabileceğini tahmin etmiyorum. denerseniz pişman olmazsınız zaten

kesin denerim. şu an iniyor bakalım:) bir de 12 bölümmüş bu sanırım, benim anlattığım 100 bölüm müydü neydi...

Top sekerek mi gidiyordu?

Ballance 12 lvl dan oluşuyor. 400 mb bişey torrentte. Eğer senin dediğin oyun ballance'a benziyorsa bulunca buradan paylaşırsan adını sevinirim.

evet ballance a benziyor ama renkliydi oldukça. ayrıca bazen sekiyordu evet.

galiba dediğin oyunu biliyorum. hamsterball oyunu tam dediğin özelliklere uyuyor. zamanında az oynamamıştım.

ben de hamsterball diyeceğim yaseka'nın cevabı pekişsin diye.

evt bu hamsterball. sitesinden ücretsiz olarak indirilebilirsiniz.

www.miniclip.com

markası nedir? bazı mp3 çalarlar (sony mesela) sadece kendi üzerinden formatlanırsa çalışıyor.

markası creative ve kendini formatlama gibi bir seçenek yok.

dostum bu durumun aynısı dayımın muhabbet kuşunda görüldü.

bir dişi ile aynı kafese koydular çok kötü binmişti dişiciğe sonra bir sürü yavrusu oldu.

bizim rahmetli de yapardı. aldığımız adam, ki petshop falan değil bildiğin kuşçuydu, konuşmaya başlar yakında demişti. iyi bi şey yani bu.

mutluyken ve kur yaparken yapıyolar.

hepsi yapar. hatta aç güzel bi müzik geç karşısına başla headbange, eşlik eder o da. :)

yakında aynı şekilde sağa sola sallanmaya başlarsa korkma. çok keyiflenince bir de böyle dans ediyorlar çünkü.

genellikle ayna karşısında yapıyorlar bu hareketi. bazen "cik" diye bir ses çıkarıp kafalarını hızlı hızlı sallıyorlar. aşırı mutluluk, şımarıklık gibi bir durum oluyor biraz. bir yerde okumuştum, gagalarını gıcırdatmaları da (bazen, özellikle uykuya dalmadan önce yaparlar) mutluluktanmış mesela.

eğer bahsettiğin hareketi daha yavaş yapıyorsa kur yapma durumu da var. üst katta oturuyorsan, cama konan güvercin ve kumrularda da görürsün bunu. o çıkarttığı sesi de bazen "hayır" demek için kullandığımız "cık"a benzetiyorum ben :)

sevin, öpün, koklayın, beraber "cık"layın hatta :) ilgi/sevgi delisi hayvancıklar bunlar.

bir şefin koroda önemi neyse, teknik direktörün sportif başarıdaki önemi de odur. elinde farklı özellikleri olan 30 tane adam var. bunları inceleyip bir sistem oluşturmaya çalışıyorsun. kendilerini geliştirebilecekleri alanları inceleyip bulman gerekiyor.

-"ayağa oynuyoruz beyler",
-"hüseyin sen ileri kaçıyorsun, siz de topu hüseyine şişiriyorsunuz"
gibi taktikler vermek teknik direktörlük değildir tabi.

öğretmen öğrenci meselesi gibi bakabilirsiniz olaya.

peki ben size şunu sorayım, halter antrenörü ne işe yarıyor?

@selim pusat: once ben sordum :)

ilk bakista gayet profesyonel bir izlenim birakti bende. tasarim goz yormuyor.

bence kendi tasarimlarimizi siparis edebilecegimiz bir duzenek olsa cok guzel olur. ben mesela mythbuster adam savage'in bolumlerde kullandigi replikleri bastirdigi t-shirtleri cok seviyorum. bir cumlelik tasarimlar. bunlari basitce uygulayabilecegim bir flash yazilim olsa cok guzel olurdu. yabanci siteler var boyle mutlaka ama simdi gavura para kazandirmayalim :)

sonuc olarak benim cok hosuma gitti acikcasi. tebrik ederim.

daha önce tesadüfen görmüştüm, çok hoşuma gitmişti. özellikle konseptler çok güzel. site tasarımı hoş ve kullanışlı. başarılarınızın devamını dilerim:)

yalnız ören yerleri konseptinde kültepe/kaniş'ten başka yer olmadığı dikkatimi çekti:) alacahöyük, hattuşa (boğazköy), ephesus (bugün bildiğimiz adıyla efes), nysa, aphrodisias, arykanda, assos, gordion, göbekli tepe (ki çok önemlidir), liman tepe, magnesia, pergamon, smyrna, troia, zeugma gibi önemli yerleri es geçmemenizi tavsiye ederim:)

her şey güzel. ben mi bulamadım bilmiyorum, bir de t-shirt'lerin kumaşlarının özellikleri yazsa negzel olurdu. bir de açıkça söylemem gerekirse bazı t-shirt'ler çok pahalı=) ayrıca ben merak ettim neden bir t-shirt 30 lira bir diğeri 15 lira..

göze batacak bir yere kocaman "t-shirt'e baskı yapıyoruz, satıyoruz" anlamına gelecek bir yazı yazın. sitenin ilk birkaç saniyede ne olduğunun anlaşılması önemli.

soldaki ürün yelpazeniz şu an sitede ilk okunan metin. onu biraz daha aşağı kaydırmayı ve popüler ürünlerinizi daha göze batar şekilde sergilemeyi düşünebilirsiniz.

ürünlerin sunumuna gelirsek, bedende sadece small, large yazması yetmez bence. bazı markalarda medium, bazılarında large giyiyorum hatta kesimine göre bile değişiyor. omuz genişliğidir bel genişliğidir allah ne verdiyse yazın bence. yoksa ben almak istesem sadece bu sebepten dolayı cesaret edemem.(aha gördüm şimdi, gözümden kaçmış çok güzel :) )

olanla ilgili gözüme çarpanlar bunlar. belki daha sonra yeni şeyler de yazarım çünkü aklıma bir sürü şey geliyor ama yorgun olduğum için cümleleri toplayamıyorum.

satın almayla üyelik aynı formda olsa bir de. önce üye olup sonra sepete eklemek yerine..

1) güzel, beğendim.
2) xxl bedenlere de yer vermeniz hoş. xxxl ve xxxxl gibi ekstreme bedenlere de 1-2 modelde yer verseniz ne hoş olur. hatta baskı yapıp gönderiyorsanız zor birşey değil bu. obezleri de düşünelim lütfen. bir de yakalı t-shirt (30 yaş ve üstü) tasarımlarınız yok mudur? bana lazım mesela.
3)fiyatlar uygun geldi. fakat t-shirt kumaş kalitesi nedir bunu netten bilemiyoruz. açıklayıcı birşeyler yazsa hoş olur.
4) kadın erkek ayrımı olmalı. çocuk ve bebek kategorisi de olmalı. bunun dışında kategoriye girdiğimde sonraki önceki tadında tüm modelleri listeleyip görebileceğim birşeyler olmalı gibi geldi bana. yine de tasarımda standart değil diye üstüne düşmüyorum. sonraki model önceki model gibi butonlar olabilir mesela. sonuçta t-shirt beğeneceğiz değil mi?
nOt: buradaki fikirlerimi kullanırsanız (pek sanmıyorum ya) 1 tshirt telif isterim ona göre. 1919 modelini beğendim.

Bence site son derece profesyonel görünüyor. Tek meselem firmanın ve dolayısıyla site isminin çok zor hatırlanabilir olması, ama buna ne yapılabilir bilemiyorum. Yani ben buradan bir şey almak istesem yarın öbür gün çok zor hatırlarım buranın adresini adını.

merhaba,

şu an sadece sayfaya baktım.

adres satırına saçma adres yazınca gelen sitelere benzeyen bir görünümü var sitenizin.

dtg ile mi yapiyorsunuz bunlari?

fazla sade bir site olmuş diyorum ben. biraz daha modern, web 2.0 kıvamı olabilirdi. çok fazla büyük harf kullanmışsınız. kırmızı-siyah-beyaz-gri bileşimi sıkıcı olmuş. yandaki menüler wordpress blogu hissi veriyor. alışveriş yapma hissi uyandırmıyor site.

siteniz gayet sade ve hoş, çok iyi.

eleman ihtiyacınız var mı ?
(bkz: işsiz grafiker)

cellar_fk 84 [at]hotmail

tüm siteyi incelemeye vaktim yok şu anda ama bu adresi doğru olarak hatırlayana ücretsiz t-shirt yollayın bence.

ana sayfaya girince buranın ne iş yaptığı belli olmuyor. 1-2 cümle ile, büyük yazılarla anlatsanız daha iyi olur sanki.

geleneksel motifler, bölge motifleri iyi güzel ama bu kadar satar mı bilmiyorum. aşağıdaki güncel-popüler ürünler sanki daha çok satar. onları en tepeye almak daha iyi olur.

bir de neden her kategorinin iki tane ismi var? güncel-popüler, geleneksel-kültürel, kentler-bölgeler gibi?!?? hepsinin birer tane olsa daha iyi bence..

"70 lira üzeri kargo bizden" bence flash içinde kaybolmuş. sayfanın sağ üstünde, üye girişi falan yazan yerde, ayrı bir kutu içinde falan yazılsa daha iyi olur.

sitenin rengi biraz soluk kalmış. tişörtler ise genelde cıvıl cıvıl tişörtler.. daha renkli bir site daha iyi olur.

bir de bazı tişörtler müşteriye satmak yerine, sanki promosyon ürünü olarak bazı kurumların dağıtması için hazırlanmış gibi duruyor. günlük giyime uygun değiller.

ama nick'ten de anlaşıldığı üzere, iyi bir girişim olmuş. alışveriş yapmayı düşünüyorum. sözlükçü indirimi yapın, hatta sözlükte reklam yapın, müşteri sayısı artar gibime geliyor.

site gayet güzel ama adresin akılda kalıcılığı konusundaki eleştrilere ben de katılıyorum.

sloganvari bi adres alıp ordan yönlendirmenizi tavsiye ederim

edit: bir de yukarı afilli bi header şart

yahu baktım insan sözlükte bir başlık bari açar!!!

başlığı açın, ben de altına güzel güzel entry gireyim.

İşte olduğum için pek fazla bakamadım sitenize ama t-shirtlerin thumbnailleri çok küçük benim için ben bir bakışta t-shirt ün üzerindeki baskıyı görebilmeliyim, eğer beğenirsem ayrıntılı incelemek isterim...

Tişörtleri modeller üzerinde görmek her zaman iyidir.

Oncelikle bir reklamcılık öğrencisi olarak ilk yorumu mu yapayım.
1.Site ismi pek akılda kalıcı birşey değil.Bence değişmeli
2.Grafikler bence guzel ama en alttaki önerilenler,son gezdikleriniz vs. boyut olarak cok buyuk.Bence kucultulmeli (bkz: gittigidiyor )
3.Desenleri ayrıntılı incelemek için bir buyutec gibi birşey kullanılabilir.(bkz: markafoni )
Son olarak.Ben begendim hizmet guzel gorunuyo 80 liralık bir alışveriş yaptım ilk ziyaretimde.Sıftahı benden bereketi allahtan :)

valla cok bilmem ama kursun uzun mesafelerde egik bir sekilde haraket eder. yani bir tepe noktasina ulastiktan sonra alcalir. keskin nisancilar bunu da hesaba katarlar. ayrica rüzgar yönü ve siddeti de önemlidir.

şimdi entryi giren benim hemen cevaplayayım. özetle durum şu:

çatışma halindeyken keskin nişancılar genelde vurma ihtimali en yüksek yere nişan alırlar genelde. bu da tahmin ettiğiniz gibi kafa bölgesi değil ondan daha büyükçe olan ve ingilizcede torso diye geçen vücut kısmıdır. kafayı ıskalama ihtimaline ve bunun doguracagı sonuc olan kurşun yeme ihtimaline karşı bunu yaparlar. vurma ihtimalini artırmak için. yani aslında keskin nişancılıkta nerden vurdugun değil vurup vurmadıgın istatistiği daha onemlidir. cunku birini çatışmada saf dışı bırakmak için gerekli tek şey öldürmek değildir. yaralamak da cogu zaman aynı işlevi görür. durum özetle bu. tabi şimdi amerikada falan keskin nişancılara headshot eğitimi yaptırılır ama bu catısmada kullanılması tavsiye edilmeyen bir şeydir. yani headshotu ıskalamak yerine genelde vucut bolgesine nişan almak tembih edilir. bunun dışında mesela özel kuvvetlerin kullandığı double tap de kafaya değil göğüs hizasına nişan alan bir atış biçimidir.

keskin nişancı ve sniper ayrımına gelirsek dilimizde va ordumuzda tam ayrımı var mı bilmiyorum ama özetle durum şu ingilizceden gidicem
designated marksman
sniper

designated marksman dedigimiz adamlar bölük dahilinde olup onlarla beraber hareket eder kamuflaj vb teknikleri cok fazla kullanmadan aktif catısmada 800mye kadar vuruş işlemini gercekleştirebilen ve kullandıkları silahlar açısından genellikle modifiye edilmiş saldırı tüfekleri kullanan askerlerdir.

sniper ise tek başına veya iki kişi (biri spotter yani gözcü olmak suretiyle) 1600-2000mye kadar atış yapma kabiliyetine sahip ve özel modifiyeli nişancı tüfekleri kullanan askerlerdir. kamuflaj vs gibi teknikler kullanarak hedeflerinden kendilerini gizlerler. bölük dahilinde değildirler. lonewolf diyebilecegimiz türde görevlere cıkarlar.

@cry baby Teşekkürler bende ıska ihtimalini düşünmüştüm açıkçası ama biraz farklı yorumladım olayı yani bütün koşullar uygun olsa bile asla kafadan nişan alınmaz gibi bi sonuç çıkardım(yani nasıl anlatayım bi çeşit racon gibi).Yanlış yaklaştım olaya belki de teşekkür ediyorum ilgin ve çabuk cevabın için.

yok ıska ihtimali sebebiyle. racon değil :)

youtube ta bi video izlemiştim, ıraklı bi sniper amerikan askerini alnının çatısından vuruyordu.

eğitimiyle alakalı. ayrıca druganov kullanıyorsa dünyanın en dengesiz tüfeği oldugu için 250 metreden ıskalar 1kmden vurur falan. mümkün tabi.imkansız değil.

kurşun geçirmez yelek ve kurşun geçirmez başlık takan askeri boynundan vurmak tabi ki daha mantıklı. her ne kadar bu malzemeler sniper mermilerine karşı pek etkili olmasalar da, ben olsam o riske girmezdim.

bir de şöyle bir faktör vardır. çatışmalarda değil elbet ama savaşlarda asker yaralamak karşı tarafa daha çok hasar verir. şöyle ki adam yaralandığı zaman onu taşıyacak adam harcanır, üstüne bu adama müdahele etmek zorunda olan insanların gücü harcanır,üstüne bir de bu adamı hayatta tutmak için bir sürü malzeme harcanır. ama bir adam ölürse bölge güvenli bir hale gelene kadar orda bekletilebilir. bu göz önüne alındığında genelde asker yaralamak daha avantajlı olur.

ayrıca yaralı askerin savaşta avantajı: esir alınır, esir değişimlerinde kullanılabilir, sorgunalıp bilgi alınabilir, bir askerin ölmesi düşmana bazen cesaret verirken askerin esir düşmesi düşman askerlerine korku ve endişe salar. vs. vs.

kullanılan silah, mesafe ve hava koşullarına göre değişir. Uygunsa headshot gayet yapılabilir...

nasıl ki normal askerler arasında bazıları diğerlerinden daha iyi nişan alır, sniper'larda da aynı mesafeden atışını sağlama almak isteyen olduğu kadar, her atışında headshot vurabilen dolayısıyla göğüse nişan almaya gerek duymayan da olabilir.

-bisiklet.

(bkz: wingsuit flying)

paintball

windsurf (izmir veya istanbul'da)
bisiklet al dolaş

(bkz: parkour)
(bkz: bmx)
(bkz: capoeira)
(bkz: rüzgar sörfü)

mentos ve diyet kola

kiteboarding.. hell yeahhh

(bkz: apnea)
(bkz: scuba)
fotoğraf çekmek de olabilir.

ankara'daysanız şöyle bi şey var:

www.kuzgunspor.com

bateri çalmayı öğrenin.

dans kursuna başlayın.

spor yapın!
öncelikle yorgunluk, arkasından duş ve hatta varsa sauna ve sonrasında hissedilen hafiflik/ferahlık hissini hiç birşeye değişemeyecek, bağımlısı olacaksınız!bir süre sonra kazanacağınız zindelik ve formdalık da işin ekstrası olacak.

konsept fotoğrafçılığı. ülkemizde yok denecek kadar az. mümkünse sonra da webe koyun, biz de tadını çıkaralım.

bir müzik aleti çalmayı öğrenmek. ben bununla uğraşıyorum şu an hobi olarak.
açık hava sporu olarak da Deepist dalış okulunu tavsiye ederim. dalış dışında birçok aktivite daha yapıyorlar

bu kadar zor mu yahu? otur kitap oku.

basketbol, müzik aleti çalmak, en olmadı lost izlemek

ben de alttan alttan klasik müzik(türk müziği de olur batı müziği de) çalan, sakin, çayı kahvesi güzel, sigaraya pipoya karışmayan bi yer arıyorum. bulabildim mi? tabi ki hayır.

ankara'daki kafeler hiçkimseye uymaz. ben böyle boktan kafe kültürü görmedim. neyse sen en iyisi müzik kutusu olan bir kafeye git parana kıy dinle müziğini.

arada bi çıktıgımda da yalnız cıkıyorum yani sadce muzik dinliyorum bişeyler içip gidiyorum.evde de durmaktan sıkıldım kapıcıdan başka bi insan yüzü gormek istiyorum.kısıtlı kalma olayına gelince gerçekçi ol imkansızı iste mantığı :)neyse evde asosyalitenin nirvanasına ulaşmya az kaldı boyle devam o zaman bu şehirde.

mafya/pezevenk ayakkabısı diye ararsanız daha kolay bulursunuz.

taksimde istiklaldeki küçük ayakkabıcılarda olduğuna eminim.ama dükkan adını hatırlamıyorum

herkese teşekkürler yarın taksim & deichmann gezicem :)

özel dans ayakkabısı yapan yerlere yaptırabilirsiniz gibi geliyo.

filmini izleyin?

(bkz: monte cristo kontu bendim)

monte kristo kontu=edmond dantes. ayrıca başka karakterlere de büründüğü oluyor. en beğendiğim kitapla ilgili böyle bir yorum görmek de bi acaip oldu.

önce bi kitabın adını doğru anla bence.

evet edmond dantes monte kristo kontu oluyor. edmond if şatosunda rahiple karşılaştı, rahip öldü, sonra rahibin yerine geçip çuvala girdi ve kaçtı ya işte. nesini anlamadın bunun? daşak mı geçiyon acaba?

bu cevap için en azından yılın teyzesi ödülünü hakettiğimi düşünüyorum


--------spoiler--------

edmond dantes dost bildiği şerefsizlerin oyununa gelip zindanlara düşüyor. zindanda yan hücrede kalan yaşlı bir adamla tanısıyor. birlikte kaçma planları yapıyorlar ancak adam ölüyor ve dantes'e hazinesinin yerini söyleyebiliyor ölmeden önce. dantes gidip hazineyi buluyor. monte kristo kontu olarak geri dönüp kendisine kazık atan herkesi cezalandırıyor. hazinenin bulunduğu ada monte kristo adası olduğu için kendisine monte kristo kontu diyordu yanlış hatırlamıyorsam.

--------spoiler---------


çok kaba -gerçekten- olarak kitabn özeti budur, ayrıca muhteşem bir kitaptır monte kristo kontu ancak nasıl anlayamadığını anlayabilmiş değilim.

yaa demin filminide izledim anladım biraz biraz teşekür ederim ama kitabın tam özetini yazabilirmisniz

kral geri dönüyor ve orta dünyanın yeni kralı oluyor.ve evet yüzüğü de yanardağda eritiyor ve yokediyorlar.kont değil yani ?

Dost kitapevinde var çeşit çeşit ama sıfır. 15 tl herhalde ortalama.

zafer çarşısının yanında bi yer var.hatta zafer çarşısının içinden de geçiliyor oraya.öbür türlü tarif etsem bulmanız daha zor.orada bi dolu eski kitap dergi satan tükkan var.çizgi romana hiç dikkat etmedim ama vardır muhtemelen.bir de karanfil pasajında eski kitap dergi satan amcalar var.orada da bulabilrsiniz belki.

tunalı hilmi kuğulu pasajı'nda devr-i alem sahaf...

karamell isimli kardeşimize katılıyorum. tarif ettiği yerin adı yanlış bilmiyosam "adil han". kitapçıların falan olduğu bi yer, yıllar önce ordan yeğenime çok eski bi spiderman'in kitabını almıştım 1 ytl'ye.

tarif: bulvar üzerindeki ve tam köşedeki "ziraat bankası" ile "zafer çarşısı"nın arasından "giyim dünyası"nın sağ-alt tarafına doğru yürüyün, yürüyün, yürüyün. ha nişantaşı ha beşiktaşı.

@crown;dosttakileri biliyorum. orda çok yeni şeylr bulunuyor ve fiyatları çok yüksek.
@karamell; eğer dediğin yer gerçekten adil hansa oraya çok sık gitmeme rağmen hiç görmedim.
@sezercik yavrum benim; karamell'in dediği yerin adil han olduğunu sanmıyorum.

isteğinizi tam karşılar mı bilmem ama desen ruloları var. böyle normal badan rulosu gibi ama kabartmalı falan, duvara sürdükçe izi çıkıyo. bi bakın isterseniz.

duvar stickerlari var.

bu ahşap boyama atölyelerinde bunlardan bolca satılır.

hobi dükkanlarında stensil diye ararsanız bulursunuz.

Merhaba tony soprano,
Spor sonrası sigarayı benim de çok canım çekerdi sigara kullanırken. Hatta spor esnasında bile içerdik askerde bir arkadaşımla (koşarken) ancak şimdi çok şükür sigarayı bıraktım.

Yukarıdaki iddian hakkında bi araştırma yapmadım ama sana şunu söyleyebilirim: Spor kan dolaşımını coşturur :-) , özellikle spor esnası ve spor sonrasında çalıştırılan vücut bölgeleri başta olmak üzere tüm vücudunda daha iyi kan dolaşımı sağlanır.

Bu nedenle spor sonrası içilen sigaranın zehrini her yere daha iyi ilettiği düşüncesi var bazı insanlarda. Bi açıdan bakarsan da zehrin bir yerlerde birikmeyip dolaşımını tamamlaması belki daha iyidir(?) Bu konuyu araştırmadım, ama eğer sen araştırırsan editörlüğünü yaptığım sitede güzel bir makale yazmanı isterim doğrusu.

ya spor yaparken ciğerlerin açıldığı söylenir..hemen sonrasında içilen sigarada açılan yerlere kadar gider tarzı bi arkadas fikri var banada mantıklı geldi aslında..ama çok zevkli bea nası bi sapıklıksa sigaranın en iyi gittiği zamanlar listesinde top5e girer :)

spordan sonra ciğerlerin açıldığını ve dumanın açık kısımlara dolduğunu ben de duymuştum. hatta aynı numara mentollü sigaralarda da oluyor diye duydum (mentol ciğerleri açıyor ve duman açılan yerlere giriyor).

sporun hemen sonrasıysa bahsettiğin sigara, evet daha çok zararlı.
bunun birkaç nedeni var:
1- sigaradaki nikotin damarları daraltır. sigara içmeden önce ve içtikten sonra çekilen termo foto larda vücudun daha mavi bir renge kaydığı görülür. vücutta kan dolaşımını hızlandırmışken sigarayla yavaşlatman anlamsız ve tehlikeli.
2- ciğer kapasiten de kan dolaşımınla artmış iken(çünkü oksijene ihtiyacın artmışken) sigarayı rahatlıkla somurabilirsin. eksiksiz içersin.
tavsiyem spordan sonra sigara yerine portakal suyu. hem tansiyonu düzenler. hem vitamin:)

maltepe'deki alver kırtasiye ve yanındaki adını hatırlamadığım kırtasiye.

ankara siyasal'ın hemen yanından gıden sokagın sonundaki 72 tasarım baskı merkezi var. gecen sene mayıs ayında kızılayda 90 lıra denılen baskıyı sanırım 35 e almıstım.

363 45 50

Kök pasajnda Anka fotokopi sayfayı 25 kuruşa çıkartıyor (fotokopi ücreti de 20 kr). Ben tezimi orada bastırdım son derece de kaliteli yapıyorlar.

kızılayda sakarya caddesi civarına ve adilhan'a da bakabilirsiniz.

bildiğim kadarıyla esenboğa-kızılay arası çalışan otobüsler var. havaalanından kızılaya gelip ordan başka bi otobüsle bilkente gitmek olabilir gibi (ki bilkent otel bilkentin neresine düşer bilmiyorum).